Sultan Alparslan’ın Anadolu’nun kapılarını açmasıyla Selçuklular’a ait uzun kervanlardan biri de buraya, Bozok Yaylası'na konuçlanır ve sahiplenir. Yozgat olur artık bu yerin adı.
Atatürk’ün “Ünlü süvarileri harp meydanlarında kahramanca dövüşen Türk yiğitlerinin harman olduğu diyar!” dediği Yozgat, Bozok Yaylası'nın bu kahraman çocuklarının mirasıdır kendilerinden sonraki kuşaklara…
Sürülerini Yavuz yadigârı köprüden geçirirken bir çoban, sessiz sedasız, bir kaleden havalanan bir posta güvercini gibi geçer çobanın üzerinden üveyikler.
Adını; kentin tam ortasında heybetiyle duran, haziresi şehitlerle dolu camiye veren Çapanoğlu’nun diyarıdır, Yozgat! 
Kırılan kebabını yedikten sonra faytonla alabildiğine düz olan bozkıra aykırı gibi duran tepedeki Çamlık Milli Parkı'nın yeşiline, suyuna giderken Nida Tüfekçi’nin mızrabından akar Yozgat sürmelisi…